Matematik Heryerde! Ya Siz?
   
 
  Öğrenci Tipleri

Öğrenci Tipleri

Sınıf içi iletişimde öğretmenlerin başvurduğu temel dayanak noktası otoritedir. Aynı zamanda sınıf yönetimi modelleri içinde de yer alan ve öğretmenin dersin akışını engelleyici iç ve dış etmenleri ortadan kaldırıcı tedbirleri almasını gerekli kılan otorite diğer taraftan da öğrencilerin anlatılanları anlamasını gerekli kılan bir baskın niteliktir. Burada hatırlatılması gereken ilk şey sınıf içi iletişimde kaynak ile alıcı yani öğretmen ve öğrenciler arasındaki mesaja/dersin içeriğine hâkim olma durumudur. Öğretmenler ve uyguladıkları müfredatları onları hazırlayanlar ve uygulayanlar/öğretenler tarafından bilinen mesajları içermektedir. En azından milli eğitim modellerinde öğretmenlerin anlattıkları konuları bildiği daha yüksek tahsil dönemlerinde almış oldukları ders içerikleri gereğince kabul görür. Bu bakımdan öğrencilerin anlatılanlar ile yani her bir yeni derste karşılaştıkları mesajlar ile önceden karşılaşmamış oldukları varsayılır. Her ne kadar bazı derslerin içerikleri gündelik yaşantıda öğrencilerin belli özelliklerine bağlı olarak çevreden, aileden veya kitle iletişim araçlarından edinebilecekleri bilgileri sunsalar da bu verilerin sistematik halde öğrencilere verildiği yer sınıf ortamıdır.


Bazı derslerin özellikle sayısal nitelikte olanların içerikleri ile öğrenciler neredeyse ilk defa sınıf içinde ders programı gereğince karşılaşırlar. Faiz hesaplamaları, kesirli sayılarla gündelik hayatta işlemler, biyolojik dengeler kuramları veya atardamarın özellikleri okul öncesinde çok da fazla öğrencilerin hayatına giren konular olmazlar. Kaldı ki birçoğu öğrenildiği varsayılan konular, eğitim dönemi sonrasında bile gündelik hayatın içinde çok da etkin biçimde öğrencilerin hayatına etki edecek derecede kullanışlı olmazlar.

Öğretmenlerin belli bir mesaj etrafında yani ders müfredatı hakkında belirli bir sınırlılığı olan ders saati içinde iletişim kurma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu iletişim eyleminin başarılı olabilmesi için kaynağın/öğretmenlerin mesajları öğrencilere doğru bir strateji ile vermesi gerekmektedir. Ders müfredatları neredeyse tüm ülke genelinde ilköğretim dördüncü sınıfa giden her bir öğrenciyi aynı nitelikte gördüğünden dördüncü sınıf ders müfredatları içine öğrenci tiplerine göre ayrıntılı olarak mesajın sunuş biçimi verilmez. Sadece dikkatleri dinlemeye daha etkin kılacak bazı teknikler öğretmenlere program çerçevesi içinde verilir. Oysaki ilkokul dördüncü sınıflarda okuyan öğrencilerin kendi aralarında bazı ayırt edici tiplemeleri bulunmaktadır. Bu tiplerin ya da karakter özelliklerinin öğretmenler tarafından keşfi sayesinde dersin etkinliği ve ders konusu olan mesajların öğrencilere aktarılması daha başarılı olacaktır.

Öğrenci tipleri üzerine yapılabilecek kategorileme çalışmasının temelde birbirinden farklı yöntemleri olabilir. Biz bu kategorik çalışmalara tipoloji diyeceğiz. Bu tipoloji çalışmasında psikolojiden ve ayrıca sosyolojik zeminlerden faydalanmakta fayda olacaktır. Aşağıdaki tabloda üç ayrı kategoride öğrenci tipleri ile karakter özellikleri verilmiştir. Bu tipoloji çalışmasından sonra her bir kategori ile diğerleri arasındaki ilişkiler verilerek öğretmenler için geliştirilebilecek sınıf içi iletişim stratejileri hakkında bilgiler sunulacaktır.

 

 

Öğrenci Tipleri

Kişilik Tipleri

Öğrenci Karakterleri

Başarılı Öğrenciler

Optimistler

Dışa dönük – İyimser - Paylaşımcı

Gevezeler

Sosyal Öğrenciler

Melankolikler

İçe Dönük – Karamsa – Düşünceli

Meraklı ve İlgililer

Somurtkanlar

Bağımlı Öğrenciler

Yapısalcılar

Dışa ve İçe Dönük – Yapıcı - İyimser

Boykotçular

Yabancılaşmış Öğrenciler

Tutucular

İçe Dönük – Karamsar - Bencil

Tartışmacılar

Gölge Öğrenciler

İlgisiz ve Alakasızlar

Tablo 1. Öğrenci tipleri tipolojileri

 

 

Yukarıdaki tabloda üç farklı kategoride öğrenciler hakkında tiplojiler verilmiştir. Bunlar a)öğrenci tipleri, b) Kişilik tipleri ve c) Öğrenci karakterleri başlığı altında sunulmuştur. Öğrenci tiplerine ulaşmada ikinci ve üçüncü sütundaki kişilik tipleri ile öğrenci karakterlerinin bileşimlerinden faydalanabiliriz. Kısacası başarılı bir öğrenci tanımına giren bir öğrencinin nasıl bir kişilik tipinde olduğu ile nasıl bir öğrenci karakterine de aynı zamanda sahip olduğunu iyi bilmemizde fayda vardır. Sınıf içi iletişimde öğretmenler öğrencilerin tiplerini iyi betimleyebilirseler o zaman ders içinde vermeleri gereken mesajları onlara yönelik olarak sadece aktaran birer nesne değil bundan öte öğrenciler üzerinde belli bir öğretmenlik ve kişilik otoritesi olan aynı zamanda da iletişim yoluyla öğrencileri denetleyen ve kontrol eden bir özne haline gelmektedir. Bu bakımdan yukarıdaki tabloda verilen tipolojilerin kısaca tanımlamalarını yapmamız konuyu açmak yönünde faydalı olacaktır.


 

Öğrenci Tipleri

Başarılı Öğrenciler: Başarılı öğrenciler istenilen niteliklere sahip olan öğrencileri nitelemektedir. Bunlar derslerinde elde ettikleri başarıları sadece sınav sonuçlarına göre değil diğer taraftan da sınıf ve okul içinde eğitim ve öğretime öğrencilik görevlerini yerine getirerek katkıda bulunan öğrencilerdir. Başarılı öğrenci hem ders notları bakımından girdiği sınavlarda üstün olanı tanımlarken aynı zamanda da kişilik bakımından da uyumlu tiplerdir. Onlar okul içi ve dışı hayatlarında çevreleri tarafından sevilen de ve değer verilen öğrencilerdir.

Sosyal Öğrenciler: Bazı öğrenciler derslerinde ne kadar gayret gösterseler de belli bir çizelgenin üstüne çıkamazlar ve sınav sonuçlarına göre ortalarda hatta aşağılarda yer alırlar. Fakat bu onların yeteneksizliğini belirtmez. Kişilik gelişimleri daha ziyade sosyal ortamlara olan uyumları ve becerileri ile beslenmektedir. Bu tür öğrenciler notları ile olmasa da sahip oldukları bireysel becerileri ile okulun eğitim ve öğretimine bazı alanlardan olumlu katkılar yaparlar. Enerjilerini daha çok sosyal faaliyetlere odaklayan bu tür öğrenciler derslere odaklanmada sıkıntı çektiklerinde bazı sınıf öğretmenleri tarafından ders ile alakası yok gerekçesiyle olumsuz davranışlarla okula, sınıfa ve eğitime karşı yanlış bir tanımlama ile soğutulma ile karşılaşabilirler. Bu tipteki öğrencilerin diğer bir özelliği de uygun bir kanaldan kendilerine yaklaşıldığında derse diğer öğrencilerden daha kolay adapte olabilme özelliğinde olmalarıdır.

Bağımlı Öğrenciler: Okulda ve derslerinde başarılı olmaya istekli öğrencilerdir. Fakat bu isteklerini yerine getirecek kadar özgüvenleri gelişmemiştir. Bu bakımdan eğitim hayatları boyunca birilerinden destek beklerler. Bunun başında da öğretmenleri ile samimi oldukları arkadaşları gelmektedirler. Sahip oldukları başarılı olma isteği onları her konuya dair görüş bildirme eylemine sevk eder. Fakat konular hakkında yeterli bilgileri olmadığından hüsranla sonuçlanan sınıf içi çıkışları olur. Bu durum onların arkadaşları arasında güven kaybına ve arkadaşlarınca yeteri derecede sosyal olmamalarıyla karşılık bulur. Bağımlı öğrencilerin en çok güvendikleri kişiler kendileriyle yakın iletişim kuran öğretmenleri olduğu için diğer öğretmenlerin de bu tür öğrencilerle rahat iletişim kurma ortamlarını geliştirmeleri gerekmektedir. Bu tür öğrencilerin oldukça sağlıklı biçimde yönlendirilmeye ihtiyaçları olduğu için öğretmenlerin onları iyi tanıması gerekmektedir. Aksi halde arkadaşlarından ve çevrelerinden gördükleri her türlü kitap, gazete, televizyon programı gibi bilgi aktaran araçlara ilgileri artar. Kendilerini geliştirme adına giriştikleri her hamle sağlıklı bir alt yapıda oluşturulmadığından genellikle de sonu hüsranla biten bir eğitim öğretim hayatı geçirirler.

Yabancılaşmış Öğrenciler: Bu türdeki öğrenciler okulun en zor öğrencileridir. Okula ve ona ait her türlü değere karşı ilgisizdirler. Hatta ön yargıları gelişmiştir. Eğitim ve öğretim ortamlarının sağlıklı işlemesini engelleyici ellerinden gelen her şeyi yapmaya meyillidirler. Onlar için okul onların zihinlerinde tasarladıkları dünyayı yıkmayı hedef alan bir kurumdur. Bu bakımdan öğretmenler de kendilerini ütopyalarında kurdukları dünyadan koparan kişilerdir. Bu türdeki öğrencilerin okula olan ilgisizlikleri okul ve öğretmenler tarafından da büyük oranda aynı şekilde karşılık bulur. Böylece yabancılaşmış öğrenciler zorunlu eğitimin sınırları içinde kalan sorunlu öğrenciler olarak zorunlu bir şekilde okuldan mezun edilmeye çalışılır. Bu tipteki öğrenciler ile iletişim kurmak sınıf içi iletişim etkinlikleriyle pek de kolay değildir. Bu bakımdan öğretmenlerin bu türdeki öğrenciler ile sosyal ortamlarda daha fazla zaman geçirmesi bu öğrencilerin yeniden kazanılması için etkili bir iletişim stratejisidir. Yalnız bu stratejide dikkat edilmesi gereken en önemli unsur öğretmen bu öğrenciler ile kurduğu iletişimde belli bir olgunluğa gelinceye kadar öğrenci ile onun kafasında ve yaşadığı çevredeki değerlere veya diğer kurgulara savaş açmadan bu iletişimi gerçekleştirmelidir.


Gölge Öğrenciler: Bazı öğrenciler yaşadıkları iç psikolojik süreçler neticesinde kendilerini sosyal ortamlarda veya sınıf içinde ifade etmekten kaçınırlar. Bunun temelinde başarısız olup toplum önünde mahcup duruma düşmek ve toplumun yargılarına maruz kalmak korkusu yer alır. Bu bakımdan bu yapıdaki öğrenciler arka planda kalmayı tercih ederler. Dahası bildiklerini dahi sınıf içinde söylemekten uzak dururlar. Öğrencileri sınıf arkadaşlarından ve öğretmenlerinden bu derecede uzak tutan etmenler arasında genellikle de onların ailesi ve çevresi yer alır. Sahip oldukları bu özellikler ile toplum içinde yeterli bir seviyede olmadıkları kanısındadırlar. Bu yüzden kendilerini saklamayı çözüm olarak tercih ederler. Uzun yıllar aynı sınıf öğrenciler ile birlikte olmuş olmalarına rağmen en yakın arkadaşları bile okul dışı hayatları hakkında çok da derinlemesine bilgilerine sahip olamazlar. Bu tipteki öğrencileri öğretmenlerde ihmal ederler. Onun için bu öğrenciler ile öğretmenleri yakından iletişim kurmalı ve onlara ilgili olmalıdırlar. Zira bu öğrencileri kişilikleri yönünden güçlü yapacak en önemli etken onların elinde olmadan sahip oldukları tüm etkenlerin utanılacak birer nesne değil aksine sıkı sıkıya sahiplenilecek birer olgu olduğu mesajı verilmesidir.

Yukarıda bazı öğrenci tiplerini kısaca izah etmeye çalıştık. Şimdi ise bu öğretmenlerin bu öğrenci tiplerinden en çok karşılaştıkları altı temel öğrenci karakter özelliğine değinelim. Yalnız şunu belirtmekte fayda olacaktır ki aşağıda öğrenci karakterleri ile ilgili öğretmenler için verilmeye çalışılan iletişim stratejileri geneli ve bütünü ifade etmeye yönelik olduğundan çok da fazla her bir karakter ve tip modeli üzerinde ayrıntılı değerlendirmeleri içermeyecektir. Öğretmenlerimize yardımcı olması bakımından sunulan bu stratejilerin bizzat öğretmenler tarafından sınıflarında yapacakları sessiz gözlemleri ile derinleştirileceğini hatırlatarak öğrenci karakterlerini incelemeye başlayalım.

Öğrenci Karakterleri ve Bunlarla İletişim Stratejileri

Yukarıda açıklanan öğrenci tipleri ile birazdan açıklanacak olan öğrenci karakterleri birbiriyle ilgilidir. Bu bakımdan hangi tipin içinde hangi karakterlin görülebileceğini açıklayan kısırlaştırılmış bir yaklaşımdan ziyade okuyucularımızın tiplerin içinde görülebilecek farklı karakterleri aynı zamanda düşünmeleri daha doğru bir biçim olacaktır.

Geveze öğrenciler: Geveze öğrenciler başarılı olabilir, ilgisiz olabilir, yabancılaşmış da olabilir. Hatta bu tür öğrenciler okulun en sosyal öğrencisi dahi olabilirler. Ama ortada bir gerçek var ki geveze öğrenciler sınıf içinde istenilmeyen bir davranışı ortaya koyan öğrencilerdir. Çünkü dersin akışını bozucu bir niteliğe sahiptirler ve onların konuşmaları öğretmenin önce motivasyonunun sonra da devamında sinirlerini bozucu boyutlara ulaşabilmektedir. Geveze öğrenciler ile başa çıkmanın ilk temel şartı öğretmenin sınıf içindeki otoritesini zora ve şiddete çevirmeden kullanmasını iyi bilmesidir. Yani öğretmen geveze öğrencileri kontrol ederken diğer taraftan yaptığı uygulamalar ile öteki öğrenciler üzerinde olan güvenirliliğini kaybetmemelidir. Aksi halde bir veya iki öğrenciyi kontrol etme çabaları bütün sınıfı kaybetmelerine sebep verebilir.

Geveze öğrencilere yönelik ilk davranış stratejisi kısa mesajlar ile onların sınıf içinde olduklarının hatırlatılmasıdır. Öğrenciden gelebilecek –“Ben konuşmuyordum, hep beni görüyorsunuz” vs. gibi cevaplara öğretmenin ek cevaplar üretmemesi gerekir. Aksi halde öğretmen farkına varmadan geveze öğrencilerin muhabbetine ortak olarak sınıftaki eğitim ortamının iyice bozulmasına sebep verenler arasına girer. Kısa hatırlatmaların ardından onur kırıcı sözler söylenmemelidir.

Bir diğer strateji ise eğer geveze öğrencilerin konuştukları öğretmenin anlattıklarının önüne geçmeye başlıyorsa ve sınıfın kontrolü öğretmenden çıkıyorsa kısa aralıkların verilmesidir. Böylece bütün sınıf öğrencilerinin dikkatleri yeniden yoğunlaştırılabilir. Şayet gevezelik konuları derste anlatılan konu ile ilişkilendirilebilir nitelikte ise öğretmenler bu defa da stratejik bir manevra ile öğrencilerin kendi aralarında konuştukları şeyleri sınıf ortamında da paylaşmalarını ve hatta bunu ders konusu ile ilişkilendirmelerini de deneyebilirler. Kızmak, ses tonunu yükseltmek ve sinirlerine hâkim olamamak iletişimdeki denetim ve kontrol işlevlerini de yerine getirememek olacağından öğretmenlerin bu noktada oldukça dikkatli olmaları gerekmektedir. Ayrıca son olarak unutulmaması gereken bir diğer husus da gevezeliği hangi öğrenci tiplemesine giren öğrencilerin yaptığının da iyi bilinmesidir. Unutulmamalıdır ki en başarılı öğrenciler bile zamanla ders içinde dikkat kaybına uğrayabilirler. Öğretmenin böyle alakalı öğrencilere konuşmaları yüzünden oldukça sert çıkmalarının onlar üzerinde bırakacağı olumsuz etkiler yabancılaşmış öğrenciler ile asla aynı seviyede olmayacaktır. Hatta bu durumda başarılı öğrencilerin eğitime karşı soğutulmaları bile ortaya çıkabilir.

Meraklı ve İlgililer: Meraklı ve ilgili öğrenciler öğretim sürecinin merak ediş basamağında yer aldıkları için aslında sevilen karakterli öğrencilerdir. Çünkü konulara duyulan meraklar onları öğrenmeye sevk edecektir. Faklı tiplerdeki öğrenciler farklı konulara merak ve ilgi duyacaklarından bir öğrenci A dersine soğuk kalırken B dersine daha ilgili olabilir. Hatta aynı dersin farklı konuları yine aynı öğrencinin merak ve ilgi düzeyini etkilemektedir. Bu bakımdan öncelikli olarak öğretmenler konuları öğrencilerin seviyelerine uygun hale dönüştürmelidirler.

Bazı konular oldukça zor ve karmaşıktırlar. Bu konuların öğrencilerin güncel yaşantıları ile ilişkilendirilmelidir. Meraklı ve ilgili öğrenciler aslında bir bakıma derslerdeki konuları sosyal yaşantıları içinde nasıl uygulayabileceğini de bir yandan düşünen öğrencilerdir. Yani teori ve pratiğin birbiriyle uyumlu hale gelmesi gibidir. Öğretmenler için unutulmaması gereken önemli bir nokta da bazı öğrencilerin belirli konulara olan yoğun merak ve ilgileri ders boyunca kendini hissettirir ve öğretmen de bu süreci iyi okuyamazsa dersi birkaç öğrenci ile birlikte işleme hatasına düşebilir. Bazı baskın tipli öğrenciler sınıf içinde diğer öğrencilere karşı daha baskın bir iletişim özelliğine sahip olduğundan kendi ilgi ve bilgi alanlarında dersi sorularıyla yönlendirmeye çalışırlar. Öğretmenin bu durumu fark edip diğer öğrencilerin sıkılmalarını ve dersten kopmamalarını temin edici stratejileri geliştirmeleri gerekmektedir. Bunun başında da sınıfı yönlendirmeye çalışan öğrencilerin konular hakkındaki merak ve ilgilerini diğer öğrenciler ile de paylaşmaları gelir. Ayrıca sessiz kalan öğrencilere de kendi merak ettiklerini ifade edebilecekleri daha geniş bir ifade ortamı tanırlar.

                Somurtkanlar: Bu karakter özelliğindeki öğrenciler daha çok öğretmenlerinin kendileri ile olan iletişim ve ilişkilerinden hemen olumsuz yönde etkilenen yapıdadırlar. Alınganlıklar, küsmeler, derse ve öğretmene karşı ilgisizlik ve verilen ödevleri yerine getirmeme gibi davranışlar ile kendi hallerini ortaya koyma eğilimi içinde olurlar. Bu öğrenciler ile öğretmenlerin sadece sınıf içinde değil daha çok sınıf dışı zamanlarda iletişim kurmaları faydalı olmaktadır.

Bu türdeki öğrenciler ile okul dışı zamanlarda yapılacak sohbetler, öğrenci ile birlikte hafta sonları birlikte diğer etkinlikler öğrencinin duygusal atmosferden çıkmasına ve öğretmenine karşı yeniden ilgi duymasına zemin hazırlayacaktır. Sınıf içinde ise bu karakterdeki öğrenciler ile öğretmenlerin daha hassas bir iletişim içinde olmaları gerekir. Ne yapsanız ve söyleseniz karşınızda kırılmaya müsait bir öğrenci olduğundan önemli olan öğretmenin öğrenciyi kırmayacağı ama sınıf içinde de kişiye özel ayırt edici mesajların verilmeyeceği kendinden emin ikaz ve uyarılarda bulunmaktır.

                Boykotçular: Bu karakter özelliğine sahip öğrenciler daha çok sınıfın değil kendi eğitimlerine engel koyanlardır. En göze çarpan davranışları ödevlere karşı takındıkları umursamaz yaklaşımlarıdır. Sürekli bahaneler üreterek yapmadıkları ödevlerine veya diğer sorumluluklarına kılıf üretirler. Öğretmenler de bu durumun farkında olup genellikle onlara ek süreler vererek öğrencilerin düzelmelerini beklemeyi tercih ederler. Çünkü az öncede belirtildiği üzere bu türdeki öğrencilerin olumsuz etkileri kendilerinedir.

Boykotçu karakterdeki öğrenciler için geliştirilen en önemli iletişim stratejileri arasında onlara has ödevlerin verilmesidir. Öğreneğin bir kitabın ilgili bölümü tüm sınıfa okunmak üzere ödev verildi ise ve boykotçu karakterde öğrenciler de bu sınıfta yer alıyorsa o zaman ödevin içeriği anlaşılmak zere farklı bir strateji geliştirilerek aynı konu etrafında öğrencilere üretken ödevler geliştirilir. Örneğin okuma yapmayı boykot eden öğrenciye konu ile ilgili sinema izlemesi ödev olarak verilir.

Boykotçu öğrencilerin boykot uygulamalarını okula ve öğretmene karşı geliştirdiklerinden hareketle ise öğretmenler onların bu stratejilerine karşı öğrencilere sınıf içinde veya okul içinde bazı uygulama ödevleri verebilirler. Böylece nu karakterdeki öğrenciler takındıkları umursamaz tavrın sonucunda öğretmenle değil öğrenciler ile yani arkadaşları ile karşı karşıya gelirler. Örneğin ilgili okuma parçalarından sonra sınıf önünde konuyu anlattırma veya bir problemi tahtada sınıfa anlatarak çözdürme gibi etkinliklere başvurulabilir. Bu strateji yoluyla öğrencinin diğer öğrencilere karşı geliştirmiş otluğu tutumlardan faydalanılır. Yani sevdiği veya sevmediği öğrencilerin karşısında başarılı veya başarısız olma hali ile öğrenci yeniden ders etkinliklerine kazandırılmaya çalışılır. Yalnız bu strateji öğretmen için kolaycı bir yaklaşım olarak düşünülmemelidir. Zira öğretmen hala sınıfta belli bir otoriteyi temsil etmektedir ve iletişim başarısıyla sınıfı kontrol ederek yönetirken aynı zamanda da denetlemektedir.

                Tartışmacılar: Tartışmacı özelliğe sahip öğrenciler genellikle kendilerini sınıf içinde diğer arkadaşları gözünde anlamlı ve kabul görür bir kişiliğe çekmek için öğretmenin yani sınıfın otoritesinin buyruk, emir veya sunduğu bilgilere kafa tutma eğilimi içinde olurlar. Bunu başardıkalrı takdirde ise öğretmenin otoritesini yıkmış ve kendi zaferlerini kazanmış bir halde sınıf arkadaşları tarafından tebrik edilecekleri hissi içindedirler.

Böyle nitelikli öğrenciler her an öğretmenin anlattığı bir konuya karşı çıkma bekleyişinde olurlar. Bu bakımdan konu hakkında fazla bir ön bilgileri olmamasına ve gerekli ders ödevlerini de yapmamalarına rağmen bu cesur çıkışlarının altında yaşadıkları sosyal çevreden konuya dair denk gelecek gördükleri veya yaşadıkları kişisel tecrübeler onları yönlendirmektedir. Bu bakımdan öğretmenler tartışmacı öğrencilere “sen bunu bilemezsin, okumadın, araştırmadın, ne kadar okudun?” gibi sorular ile öğrenciyi dindirme çabasına giriştiklerinde başarılı olamayacaklardır. Çünkü öğrenci konuştuğu şeyleri kitap bilgisiyle değil ona göre “hayat” bilgisiyle elde ettiğini savunarak okulu, dolayısıyla okulda anlatılan bilgiler ile öğretmenin meşruiyetine karşı gelmiş olacaktır.

Ayrıca bu nitelikteki öğrencileri sınıfta etkisiz ve dersin akışını engellemekten uzak tutacak en güzel yaklaşım onların görüşlerinin de gerçek olabileceğini ama asıl geçerli olanın derste işlenen şekilde olduğu ince bir dil üslubuyla verilmelidir.

İlgisiz ve Alakasızlar: Sınıf içi iletişimde beklide karşılaşılacak en zor öğrenci tiplerinden birisidir ilgisizler ve alakasızlar. Çünkü yularda haklarında bahsedilen öğrenci tipleri belli bir çatışmaya hazır niteliğe sahiptirler. Yani iletişim kurma eğilimindedirler. Fakat ilgisiz ve alakasız öğrenciler tepkisiz kalmaları nedeniyle öğretmenler tarafından derslerin içeriklerine dâhil edilememektedirler.

Bu gibi öğrenciler için en kestirme yol işlenen konunun ilgi çekici örnekler veya anlatım usulleri ile işlenmesi şeklinde özetlenmektedir. Fakat bu yöntem genellikle işe yaramamakta ve hatta öğrenci kendisini belli bir kuşatma ve baskı altında hissetmeye başladığında iyice kendi içine kapanma eğiliminde olmaktadır.  

Bu sorunu amanın en önemli yolu öğretmenleri bu tipteki öğrencilerle okuldışında etkili zaman geçirmeleridir. Okul dışı dünyada öğrenciyi ilgi ve alakalı oldukları konular üzerinden yakalayabilen öğretmenler bu defa onların neyle ilgilendiklerini keşfetmiş olmaktadırlar. Şayet öğrenci “arabalar” a ilgi duyuyorsa öğretmeni onunla özel zamanlarda arabalar hakkında iletişim kurarak öğrencinin kanaat önderi olma yolunda adımlar atmış olacaktır. Öğretmen öğrencinin özel ilgi ve merak alanlarına bir kere nüfuz etmeyi başardığında bundan böyle onu okula, yani derslere ve eğitime sevk etmede oldukça başarı elde edecektir.

Sonuç olarak sınıf içi iletişimde öğrenci tipleri ile öğretmenlerin kuracakları iletişim türleri iletişimin özünde yer alan unsurlar ihmal edilmeden gerçekleştirilmelidir. Öğretmenlerin özellikle öğrencilerin hangi yaş gurupları içinde olduklarını da iyi hesap etmeleri ve bu yaş gurubunun gelişim ve büyüme ilişkilerini de iyi tahlil etmeleri gerekmektedir. Her birey aynı sosyo-psikolojik, ekonomik ve kültürel ortam içinde yer almadığından farklı toplumsal katmanların veya yapıların bir diğerine üstünmüş biri yanlış bir kategorilendirme ile öğrencileri etkileme çalışmalarından kaçınılmalıdır.

Her yapının kendine has güzellikleri ve belli başlı problemleri bulunmaktadır. Öğretmenler bu iki kutupta yer alan unsurları iletişim boyunca ihmal etmeden, ne kırıcı olmalı ne de sahip olduğu “öğretmenlik” konumunun içini boşaltacak kadar öğrenciden yana olmalıdır. Özellikle öğretmenin öğrenci karşısında sınıf ve okul içindeki otoriter yetkileri bir cezalandırma aracı ve tehdit unsuru olmaktan çıkartılmalıdır. Not ile tehdit etme, değişik ceza usulleri geliştirerek bunları ödevler ile birleştirme, sınıftaki sadece başarılı ve bazı özellikleri iyi durumda olan öğrenciler ile ilgilenip diğer öğrencilerden uzak kalma gibi genel hatalar öğrenciler öğretmenlerine karşı iyice uzaklaştırmaktadır.

Öğretmenler eğitim sistemi içinde bilgiyi ders saati içinde öğrenciye aktarma vazifelerini yerine getirirken asıl önemli olan bir başka noktayı da hatırlamalıdırlar. Zira bilgi aktarımı çok değişik kanallardan da yapılabilmektedir. Özellikle günümüzdeki teknolojik ve ekonomik imkânların gelişmesi ile birlikte öğrenciler okuldan edinebilecekleri bilgilerin sınırlılığından şikâyet etmektedirler. Yani, okul dışı başka kanallar aracılığıyla okulda öğretmenlerinden öğrenebilecekleri bilginin daha üst seviyesinde bilgi sahibi olabileceğinin farkındadır. Çünkü okullarda uygulanan üniversite, lise ve diğer genel sınavları başarmak için okul dışı eğitim kurumları artık son derecede önem kazanmıştır. Doğal olarak okula yeni başlayan bir öğrenci okuldaki bütün dersleri çok iyi takip etse dahi sonuç kısmındaki genel sınavı kazanmada okul dışı eğitim kurumlarından yararlanan öğrenciler kadar avantajlı olmayacağını bilmekte bunun farkına varmaktadır.

Bu yüzden öğretmenler bilgi aktarmada bir araç haline dönüşmekten kendilerini sakınmak için öğrencilere ile daha yakın ilişkiler kurmalı ve araçsallıktan öteye geçmeyi başarmalıdırlar. Bunun en güzel yolu da öğrenci ile kurulacak sağlıklı iletişim yollarının keşfedilmesidir. Ne zaman ki öğrenciye “öğrenmenin sadece belli sınavları geçmek için gerekli bir amaç olmadığı öğretilirse” o zaman öğretmen asli grevini yerine getirerek öğrenci üzerinde iletişimsel egemenliğini ilan etmiş olacaktır. Zaten bunu başaran öğretmenler ile öğrencileri arasında oldukça nezih ve etkili iletişim süreçleri yaşanmaktadır.

kaynak: hasansari.com.tr

 

 

 


BİLGİ GÜÇTÜR. GÜCÜNÜZÜ BİZİMLE KEŞFEDİN
 
Matematik İhmale Gelmez!

Kayıt İçin Geç Kalmayın.
 
''Ben yine de insanlığın aklına
herhangi bir boyutta girip
boyutta sınırlılığı reddecek
bir asiller topluluğu oluşturmak
umuduyla yaşıyorum.''
MATEMATİK EĞİTİMİ
 
Savaşlar generallere bırakılamayacak ölçüde önemliyse, benzer nedenlerle,
matematik eğitimi de matematikçilere bırakılamayacak ölçüde önemlidir.

J. P. King
iletişim
 
0506.321 7818
 
Bugün 11 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!
Matematik Heryerde! Ya Siz? Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol